Madran Dağı’nın güzelliği görenleri hayran bırakıyor
Geçmişinde birçok medeniyete ev sahipliği yapan ve adeta açık hava müzesi olan Aydın’da bulunan Madran Dağı, doğal peyzaj alanları ve tarihi yapıları ile harika görüntüler oluşturuyor. Neolitik dönemden kalan kültürün günümüzde de izlerine rastlandığı Madran Dağı için harekete geçen Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD), bölgenin destinasyon alanı ilan edilmesi çağrısında bulundu. Bölgede yaşayan vatandaşlar ise açılan ve açılması planlanan maden ocaklarının, eşsiz güzelliğe sahip doğal peyzaj alanlarını tahrip ettiğini belirterek, yetkililerden destek istedi.
Latmos’ta olduğu gibi geçmiş birçok uygarlıklardan kalan ve hiçbir kazı çalışması yapılmadan kalelerin, kaya mezarlarının, kiliselerin, fresklerin, savunma yapılarının, tapınakların görülebileceği adeta bir açık hava müzesi olan Madran Dağı, antik dönemlerde de kullanıldığı düşünülen tahıl ambarları, eşsiz güzellikteki gnays kayaları ve fıstık çamlarıyla harika görüntüler oluştururken, görenleri de kendisine hayran bırakıyor.
Kaya resimlerinin bulunduğu bölgenin birinci derece sit alanı ilan edildiğini hatırlatan EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü; “2016 yılında yapmış olduğumuz araştırmalarda Madran Dağları’nda ilk kez Topçam Köyü yakınlarında bir kaya sığınağında, bir kadın figürünün olduğu ve 17 el figüründen oluşan Prehistorik Döneme tarihlenen kaya resimleri ve bazı kalıntıları tespit ederek, Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’na (KVK) başvurmuştuk. KVK Kurulu uzmanları tarafından yapılan incelemelerden sonra, kaya resimlerinin 6 ile 8 bin yıl geçmişi bulunan Latmos resimleriyle benzerlik taşıdığı, yakınlarında bulunan madencilik faaliyeti riski altında bulunduğundan 1. derece arkeolojik sit alanı olarak koruma altına alınmıştı. Bölgenin Neolitik Dönem’de kullanıldığının önemli bir göstergesi olan Topçam’da bulunan bu kaya resminin tek olduğu düşünülemez. Binlerce kayanın bulunduğu bölgede bu resimlerin araştırılması, on yıllar sürecek titiz çalışmalarla keşfedilebilecektir. Sadece Topçam ve çevresi gezildiğinde bile, her tarafın tarihle dolu olduğu görülecektir” dedi.
“Destinasyon alanı ilan edilmeli”
Tarihi ve doğal güzellikleri ile Madran Dağı'nın destinasyon alanı ilan edilmesi gerektiğini ifade eden Sürücü; “Madran Dağları’nda kesinlikle maden faaliyetleri için izin verilmemelidir. Madran Dağları’nın, Latmos’la birlikte doğal ve kültürel kaynak değerleri açısından çok önemli zenginlikleri bulunmaktadır. Korunduğu takdirde ülkemizde yapılacak ekoturizm faaliyetleri için Aydın’ın en önemli destinasyonlarından biri haline gelebilir. Madran Dağları, Latmos’la birlikte bütüncül olarak düşünülmeli, Bafa Gölü’nden başlayarak, Herakleia, Myus, Labranda, Euromos, Alinda, Alabanda, Gerga gibi antik kentleri de içine alarak, yüzlerce irili ufaklı kültür varlıklarıyla, gelecekte dünyada çok konuşulacak olan tarih öncesi kaya resimleriyle, eşsiz güzellikteki kaya oluşumları ve geleneksel şekilde sürdürülen insan yaşamlarıyla bir bütün olarak korunmalıdır. Bahse konu olan bölge aynı Kapadokya’da olduğu gibi, bütüncül olarak koruma alanı ve ekoturizm destinasyonu ilan edilmelidir. Yöre insanlarının geleneksel yaşamları bozulmadan sürdürülmeli, doğayı tahrip eden, insan sağlığını olumsuz etkileyen, bölgede yaşayanları hasta ve mutsuz eden maden faaliyetlerine kesinlikle izin verilmemelidir. Son yıllarda birçok kamu kurumunun ve GEKA gibi kalkınma ajanslarının önem verdiği ekoturizm faaliyetleri için Madran Dağları’da kapsama alınmalı ve bu anlamda bölgenin doğal ve kültürel değerleriyle ilgili bir çalıştay yapılmalıdır” dedi.